İsmail Küçükkaya ile Anlaşmalı Boşanan Eda Demirci’nin Açıklamalarının Toplumsal Yansıması

İsmail Küçükkaya ile Anlaşmalı Boşanan Eda Demirci’nin Açıklamalarının Toplumsal Yansıması

İsmail Küçükkaya ile Anlaşmalı Boşanan Eda Demirci’nin Açıklamalarının Toplumsal Yansıması

Her insan, kendi bireysel haklılığını savunurken sağduyuyu elden bırakmadan karşısındaki insanın yaşam hakkına saygıyı korumakla sorumludur.

Gayanna Sosyal Sorumluluk Projesi’nin kuruluş amacı; kadın ve erkek arasında yaşanan çatışmalara, aile birliğine ve bireysel bilince yönelik farkındalık yaratmaktır. Gerek kadının gerekse erkeğin yetiştiği ortam, kişiliği, kültürel yapısı, öğrendikleri, aile yapısı, yetiştirilme koşulları, çevre faktörleri ve yaşamsal yükleri; bugünü, yarını ve geleceği etkilemektedir.

“Geleceğe daha sağlıklı bireyler yetiştirmek,
KİŞİLİKLİ ve BENLİKLİ bir toplum oluşturabilmek, maddi ve manevi iyilik için PSİKOSOSYAL yönden destek vermek önemli bir süreçtir.”

İşte bu sorumluluk düşüncesiyle bu konuya duyarsız kalamadık…

Gazeteci İsmail Küçükkaya ile anlaşmalı boşanan Eda Demirci’nin açıklamalarının kamuoyuna yansıma şekli, bunun toplumsal yarara yönelik bir açıklama olmadığı kanaatini doğurmuştur.

İki kişi arasında yaşanan olayların tanığı aslında yine o iki kişidir. Ancak iki kişi arasında yaşanan olayların kamuoyuna yansıma şekli; çeşitli yorumlara, açıklamalara, iddialara sebep olmuştur. Sonuçta bireyler olayları kendi pencerelerinden değerlendirerek kendilerini haklı görebilmektedir. Tıpkı bu olayda kendisine şiddet uygulandığını söyleyen Demirci ile, bu iddiaları reddeden Küçükkaya’da olduğu gibi. Birçok kadının ve erkeğin rol model alacağı bu olay, olumsuz kullanımlara müsaittir.

Elbette ki işlenen suçlar, kanunlar çerçevesinde cezasız kalmamalıdır. Kadına karşı her türlü şiddeti kınıyoruz. Ancak mahkemece karara bağlanan boşanmanın aylar sonra gündeme gelmesi dikkat çekicidir. İlkay Buharalı ile Ali Eyüpoğlu’nun programına konuk olan Eda Demirci’nin, İsmail Küçükkaya’yı küçük düşüren iddialarının aslına dair karar verecek konumda değiliz. Ancak bu vesileyle kamuoyuna yansıyan açıklamaları, toplumsal iyilik açısından sağlıklı olarak değerlendiremiyoruz. Çünkü aile içinde yaşanan özel durumların korunması, tarafların birbirlerini küçük düşürücü, onur kırıcı ve itibar kaybettirici yaklaşım sergilemeleri, insan hakları açısından hassasiyet içermektedir. Bu durumu örnek alan kişiler tahakküm arayışına yönelebileceklerdir.

“Oysa her koşulda amaç,
insanca yaşamanın ortak paydalarında buluşmak olmalıdır.”

İnsan olma değerinde buluşmak zorundayız. İşte o zaman eşit olacağız. Aksi taktirde kin, nefret, intikam, hırs, kibir gibi negatif duygular insana hiçbir değer katmayan ve topluma da iyi bir mesaj vermeyi amaçlamayan bireysel hedefler olacaktır.

Her insan, kendi bireysel haklılığını savunurken sağduyuyu elden bırakmadan karşısındaki insanın yaşam hakkına saygıyı korumakla sorumludur. Zira şiddettin çok çeşitli yolları vardır. Mesela dil (konuşma) ile yapılan şiddet daha da tehlikeli ve öldürücü olabilmektedir.

Bu anlamda, bizler topluma yansıttıklarımızdan da sorumluyuz. Toplum bireysel hırsların, intikam duygularının yeri olmamalıdır ve her birey bundan sorumludur.

Gayanna Sosyal Sorumluluk Projesi

Nimet Erenler Gülkökü
Sosyolog-Aile Danışmanı
23.06.2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir